Hamile ve Doğum Danışmanlığı

Gebelik Planlama
Kadınlar için, hamileliği planlamak hayatımızda genellikle büyük bir değişikliktir. Bir kadın, yumurtlama döneminden sonra her adet döngüsünde sadece birkaç gün boyunca doğurgandır, ancak yaklaşık 3 kadından 1’i bir ay içinde hamile kalabilir. Bu süreç uzadıkça kadın ve yakınları arasında endişe başlar. Bu sorunları eş veya aile konuşmak zor olduğu için kadınlar kendilerini zaman zaman yalnız hisseder. Tüp bebek tedavisi ise tek başına, aile içi kaygının ve çatışmanın artmasına neden olabilir.

Kendini nasıl hissediyorsun?

Hamilelik
Hamile olduğunuzu öğrenmek; bebek sahibi olmaya çalışsanız da, çalışmasanız da oldukça şaşırtıcı, hatta şok edici gelebilir.

Endişeli veya bunalmış hissediyorsanız, yardım etmek için bu web sitesinde siz ve bebeğiniz için birçok bilgi bulunmaktadır. Hiçbir aile, medikal randevular arasında endişelenmek veya soru biriktirmek zorunda kalmamalıdır. Kadınların ve ailelerinin hamile kaldıklarında cevaplara ihtiyaç duyduğunu biliyoruz.

Bu cevaplara ulaşmanın bazı yolları;
 Atölye takvimi

 Anne-Babalığa Hazırlık 

Kendini nasıl hissediyorsun?

Doğum Öncesi
Kadın ne ister?

  • Pozitif doğum deneyimi yaşamak ister.
  • Psikolojik olarak güvenli bir ortamda, sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek ister.
  • Psikolojik iyilik hali, güvende hissedilen bir ortamda gelişir. Bu yüzden kadınlar güvende hissetmek ister.
    Anne bakımı; kadınların isteklerini yerine getirmek hatta aşmak için tasarlanmalıdır.

Doğum öncesi bakımın yaygınlaşması ve her anneye özgü bir biçimde tasarlanması doğumun travmatik bir deneyime dönüşmesini engeller. Unutmayalım ki; sağlık profesyonellerin desteği olmadan sezaryen doğum şekli sizi doğum travmasından, negatif doğum deneyiminden veya düşük doğum tatmininden korumaz.

Araştırmalar, eğer kadınlar doğumda destek seçeneklerini bilerek doğuma hazırlanırlar ise, acil durumlarda dahi doğumun negatif bir deneyime dönüşmesini engellediğini göstermektedir.

Bütünsel olarak sağlıklı bir gebelik dönemi geçirmek her kadının hakkıdır. Doğum öncesi dönemde; hamilelik ve doğum konusunda eğitim verilmesi, hamilelikte psikolojik destek sağlanması, doğumun seyri hakkında bilgilendirilme yapılması doğum korkusu düzeyini azalttığı, gebeliğe ve anneliğe uyumu arttırdığı bilinmektedir.

Bu durumun tam tersi olarak; sağlık profesyonellerinden destek alamayan annelerin doğumunda daha çok epidural anestezi, acil sezaryen, indüksiyon ve vakumlu doğuma başvurulduğu, doğumun daha uzun sürdüğü bilinmektedir. Ayrıca, yapılan bu medikal müdahaleler sebebiyle; ten tene temasın geç başlamasına, emzirme problemlerine ve bebekte neonatal kolik oluşmasına sebep olabilmektedir.

  • Negatif doğum deneyimi; post travmatik stres bozukluğuna,
  • Ten tene temasın geç başlamasından dolayı anne bebek bağlanmasında gecikmeye,
  • Emzirme problemlerinden dolayı yeni doğan kolik sorununa dönüşebilmektedir. Tüm bu sorunlarla baş etmeye çalışan annede doğum sonrası depresyon görülmesine neden olabilmektedir.

İlerleyen dönemlerde destek alamamış annelerde, çocuklar büyümüş olsa bile kaygı bozuklukları hayatları boyunca uğraşmaları gereken bir rahatsızlık olarak ortaya çıkabilir.

Bu yüzden;

  • Doğum öncesi bakımda kadının tutum ve değerleri kabul edilmeli.
  • Doğum öncesi bakımda kadın merkeze konmalı.
  • Doğum öncesinde kadın; sağlık profesyonellerinin desteği ile bakımı kendi yönetmeli.

Kendini nasıl hissediyorsun?

Doğum

Genel olarak, hamileliğin farklı dönemlerinde kadınların yaşadığı fiziksel ve sosyal değişiklikler sebebiyle bir miktar endişe ve korku yaşaması normaldir. Ancak, bu endişe sizin genel iyilik halini bozuyor ise,
Örneğin;

  • Uyuma güçlüğü,
  • Huzursuzluk,
  • Endişeye bağlı dalgınlık,
  • Yeme veya fiziksel aktivitelerde değişim yaşıyorsanız, destek almanız gerekmektedir.

Çoğu zaman bu değişimler göz ardı edilir veya küçümsenir. Bu sorunları eş veya aile ile konuşmak zor geldiği için kendinizi yalnız hissedebilirsiniz.

En yaygın doğum korkuları;

  • Doğumda ağrı ile baş edememe korkusu,
  • Doğumda yalnız kalma korkusu,
  • Doğumda bebeğe zarar gelme korkusudur.

Doğum korkusu (Tokofobi) nedenleri nedir?

Tokofobi; Yunanca “tokos” (doğum) ve “fobi” (korku) anlamından gelmektedir. Birincil ve ikincil tokofobi olmak üzere sınıflandırılır. Birincil tokofobi, daha önce doğum deneyimi yaşamamış kadında patolojik hale bürünmüş korku gözlemlenmesidir. Doğum korkusu ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde başlamış olabilir. İkincil tokofobi ise, önceki travmatik doğum deneyiminden sonra gelişen doğum korkusudur. Bu önceki gebelikte yaşanan negatif medikal deneyim; travmatik normal doğum, düşük, ölü doğum veya kürtaj olarak tanımlanabilir.

Doğum korkusu, genel olarak ağrı korkusuyla ilişkilidir ve her gebe kadının bir miktar endişeli olması normal karşılanır. Ancak, annenin genel iyilik halini bozuyor ise, bir uzmana danışmalıdır.

Araştırmalara göre; kadınların üreme uyumlarının anneleri gibi olduğu öne sürülmektedir. Bu durumda, bir annenin tedavi edilmemiş olumsuz doğum deneyimi ikinci nesle aktarılabilir. Böylece, doğum korkusu nesiller boyu yayılabilir. Bu durum, doğum korkusunun psikolojik bir kalıtım olduğunu gösterir. Sonuç olarak, tedavi edilmemiş doğum korkusu, olumsuz doğum deneyimi ile sonuçlandığı gibi çocuğunuzun da ilerde aynı endişe ile hamileliğini geçirmesi olasıdır.

Doğum korkusunu; fobi olarak bir kaçınma davranışı altında incelersek, daha önce yaşanmış korkutucu bir deneyime veya diğerlerinin yaşadığı deneyime karşı geliştirdiği korku dolu tepkilerini görerek öğrenilmiş korku olarak tanımlanabilir.

Araştırmalara göre; kadınlarda oluşan doğum korkusunun, gebede ki anksiyete yatkınlığı ile ilişkilendirilmiştir. Doğum korkusunun, kendisinde veya kalıtsal olarak ailede anksiyete yatkınlığı var ise, ortaya çıkma ihtimali daha yüksektir.

Sonuç olarak; genel anksiyete, depresyon, ruhsal bozukluklar, kırılganlık, düşük benlik saygısı, eş ile ilgili memnuniyetsizlik ve sosyal çevreden destek eksikliği; doğum korkusu ve gebelikle ilgili diğer korkular üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir.

Doğum korkusu; tüm kültürlerde ve tüm insanlarda ortak olduğu görünmektedir. Doğumun doğal, sonuçları tahmin edilemese bile sonucuna bakılmaksızın normal ve doğal bir durum olarak batı ülkeleri tarafından kabul edilememektedir. Batı ülkeleri; doğum yapmadan önce kadınları, olası cerrahi müdahale ihtiyaçları hakkında bilgilendirerek doğumu tamamen tıbbileştirilmiş bir olay haline dönüştürmektedirler. Doğum komplikasyonlarının olmadığı durumlarda dahi, rutin medikal müdahalelerin daha sık kullanılması, kadınların giderek vajinal doğumun önemini anlama yeteneklerini kaybettirmektedir, pasifleştirmektedir ve kadınlarda yetersizlik hissi yoğun bir şekilde gelişmektedir.

Kendini nasıl hissediyorsun?

Doğum Sonrası

Doğum öncesinde, anne doğum korkusu ile gebeliğini geçirip, doğuma bu endişe ile girdiğinde doğumda beynindeki korku merkezini uyararak kortizol ve adrenalin hormonları salgılamaya başlar. Bu hormonlar, algılama ve karar verme yeteneklerini etkiler. Bu süreci takip eden doğum; ya travmatik bir deneyime dönüşür ya da düşük tatmin yaşanır. Her iki durumda, doğum sonrası yeni anne yoğun bir yetersizlik hissi yaşayabilir. Bundan sonra, emzirme sorunları, anne bebek bağlanmasında sorun, anne ve/veya bebek de uyku problemleri vb. ortaya çıkmaya başlayabilir. Sadece, annenin de uyku problemleri yaşaması bile anksiyete ve depresyona sebep olur.

Doğum sonrası hüzün ile doğum sonrası depresyonu birbirinden farklıdır.

Doğum sonrası hüzün nedir?

Doğum sonrası hüzün, bebek doğduktan sonra birkaç gün içerisinde hissedebileceğiniz depresif duygulardır. Her yeni 5 anneden, 4’ü doğum sonrası hüzün yaşar. Doğum sonrası annelerde görülmesi olası bu duygudurum değişikliği tüm kültürlerde ve tüm insanlarda ortak olduğu görünmektedir. Bebek sahibi olduktan sonra, neşeli olmak yerine hüzünlü hissediyor olmanız yanlış bir şey yaptığınız anlamına gelmez. Doğum sonrası hüzün, 2 veya 3 gün içerisinde geçebilir. Bazı durumlarda 2 haftaya kadar sürebilir. Genellikle kendiliğinden geçer, herhangi bir tedaviye gerek yoktur. Ancak, 2 haftadan uzun süren hüzünlü duygularınız var, lütfen bir uzmana danışınız.

Doğum sonrası hüznüne ne sebep olur?

Doğumdan sonra meydana gelen hormon değişiklikleri doğum sonrası hüznüne neden olabilir. Doğumdan sonra, östrojen ve progesteron hormonlarının miktarı aniden azalır ve ruh hali değişimlerine neden olur. Bazı anneler için tiroid bezi tarafından üretilen hormonlar keskin bir şekilde düşebilir ve bu da kendilerini yorgun ve depresif hissetmelerine neden olabilir. Yeni annenin yeterince uyuyamaması ve iyi beslenememesi de bu duygulara katkıda bulunabilir.

Doğum sonrası yaşanan duygusal değişikliklerde, doğum sonrası hüznünün bir başka olası nedenidir. Yeni bebeğinize bakma konusunda gergin olabilir veya bebeğinizin doğumundan bu yana hayatınızın nasıl değiştiği konusunda endişeli olabilirsiniz. Bu düşünceler sizi üzgün veya depresif hissettirebilir.

Farklı bir hamilelik sırasında veya hayatınızın diğer zamanlarında depresif hissettiyseniz, bebeğiniz doğduktan sonra üzgün hissetme riskiniz daha yüksektir.

Doğum sonrası hüzün nasıl bir duygu?

  • Kızgın, üzgün hissetmek ve çok ağlamak.
  • Karamsar, huysuz veya endişeli hissetmek.
  • Uyumakta, yemek yemekte veya karar vermekte sorun yaşamak.
  • Bunalmış hissetmek ve bebeğinize bakmakta yetersiz hissetmek.
  • Yalnız hissetmek, arkadaşlarınızdan ve ailenizden kopmuş hissetmek.
  • Konsantre olmakta zorlanmak.
  • İştahsız hissetmek.

Eğer, korkmuş veya kontrolden çıkmış hissediyorsanız, doktorunuza söyleyin. Kendinize veya bebeğinize zarar vermekten endişeleniyorsanız acilen doktorunuza danışın.

Babalar da; doğum sonrasında hormon değişiklikleri nedeniyle bebek hüznü yaşayabilir. Yeni babalarda testosteron seviyeleri düşebilir ve östrojen seviyeleri yükselebilir. Kortizol, vazopressin ve prolaktin gibi diğer hormonlar yükselebilir. Tüm bu hormon değişiklikleri depresyona neden olabilir.

Doğum sonrası hüznü için neler yapabilirsin?

Bebek hüznü genellikle tedavi olmaksızın kendi kendine geçer. Ancak, daha iyi hissetmek için yapabilecekleriniz;

  • Mümkün olduğu kadar çok uyuyun.
  • Eşinizden, ailenizden ve arkadaşlarınızdan yardım isteyin. Alışverişe çıkmak, evi toplamak, yemek yapmak veya siz duş alırken, uyurken bebeğe bakmak gibi sizin için tam olarak neler yapabileceklerini söyleyin.
  • Kendinize zaman ayırın. Evden çıkabilmeniz için güvendiğiniz birinden bebeğinize bakmasını isteyin.
  • Sağlıklı yiyecekler yiyin ve mümkünse egzersiz yapın. Egzersiz stresi azaltmaya yardımcı olabilir.
  • Diğer yeni ebeveynlerle bağlantı kurmaya çalışın veya bir destek grubu yardımcı olabilir. Bu şekilde, aynı endişelere sahip annelerle tanışabilir, yardımlaşabilirsiniz.
  • Alkol içmeyin, uyuşturucu kullanmayın veya reçeteli ilaçları kötüye kullanmayın. Bunların hepsi ruh halinizi etkiler ve kendinizi daha kötü hissetmenize neden olur. Aynı zamanda, bebeğinize bakmanızı zorlaştırır.

Sağlık uzmanını ne zaman aramalısınız?

Doğum sonrası depresyonun belirtileri bebek hüznüyle benzerdir ancak daha şiddetlidir ve daha uzun sürer. Ve tedavi gerektirir.

  • Doğum sonrası hüzün belirtilerinden herhangi birine sahipseniz,
  • İki hafta sonrasında hala aynı şiddette hüzün hissediyorsanız,
  • Veya bu hüzün daha yoğun depresif duygulara evriliyorsa, daha kötüye gidiyorsa,
  • Bebeğinize bakmakta zorlanıyorsanız,
  • Günlük işleri yapmakta zorlanıyorsanız, kadın doğum doktorunuza söyleyin veya ilgili uzmanla görüşün.
  • Kendinize ve bebeğinize zarar verme düşünceleriniz var ise, acilen kadın doğum doktorunuza bildirin.

Doğum sonrası depresyon nedir?

Doğum sonrası depresyon, doğum hüznünden farklı olarak, göz ardı edilmemesi gereken daha ciddi bir sorundur. Başlangıçta, doğum sonrası depresyon, normal bir doğum sonrası hüznü gibi görünebilir. Aslında, doğum sonrası depresyon ve doğum sonrası hüzün; ruh hali değişimleri, ağlama nöbetleri, üzüntü, uykusuzluk ve sinirlilik gibi birçok belirtiyi paylaşır. Aradaki fark, doğum sonrası depresyonun 2 haftadan daha uzun sürmesi ve belirtilerin daha şiddetli (intihar düşünceleri veya yeni doğan bebeğinize bakamama gibi) olmasıdır.

Kendinizi eşinizden uzaklaşırken veya bebeğinizle iyi bir bağ kuramıyorken bulabilirsiniz.

Kaygınızın kontrolden çıktığını hissedebilir, bebeğiniz uyurken dahi uyuyamayabilir veya düzenli şekilde yemek yiyemeyebilirsiniz.

Suçluluk veya değersizlik duygularını yoğun bir şekilde hissedebilir veya ölümle ilgili düşünceler geliştirmeye başlayabilir, hatta hayatta olmamayı dileyebilirsiniz.

Doğum sonrası depresyona ne sebep olur?

Bazı yeni annelerde doğum sonrası depresyon görülmesinin tek bir nedeni yoktur, ancak birbiriyle ilişkili bir dizi neden ve risk faktörünün soruna katkıda bulunduğu düşünülmektedir.

Hormon değişiklikleri: Doğumdan sonra kadınların hormon seviyelerinde hızlı ve büyük bir düşüş gözlemlenir. Yeni annelerin kan basıncındaki, bağışıklık sistemindeki ve metabolizmadaki değişiklikler yorgunluğa yol açabilir ve doğum sonrası depresyonu tetikleyebilir.

Fiziksel değişiklikler: Doğum yapmak birçok fiziksel ve duygusal değişikliği beraberinde getirir. Doğumdan kaynaklanan cerrahi müdahalelere bağlı fiziksel acıyla veya gebelik boyunca aldığınız kiloları vermenin zorluğuyla uğraşıyor olabilirsin. Bu da sizi fiziksel ve cinsel çekiciliğiniz konusunda güvensiz bırakıyor olabilir. Bu durumda doğum sonrası depresyonu tetikleyebilir.

Stres: Yeni doğmuş bir bebeğe bakmanın stresi de ağır gelebilir. Genellikle uykusuzluk doğum sonrası depresyonun en önemli sebebidir. Ek olarak, eğer sosyal desteğiniz kısıtlı ise, bebeğinize uygun şekilde bakma konusunda bunalmış ve endişeli hissedebilirsiniz.

Sosyal stres faktörleri:

  • Duygusal ve sosyal destek eksikliği,
  • İstismara dayalı eş ilişkisi,
  • Finansal belirsizlik de risk faktörleri arasında yer alır.

Diğer risk faktörleri: Daha önceki doğumunuz sonrasında yaşadığınız depresyon öyküsü var ise, bu doğumunuzda tekrarlama oranı % 30 – % 50 kadardır. Diğer yandan, kadında hamilelikle ilgili olmayan başka bir depresyon öyküsü veya ailede varolan duygudurum bozuklukları öyküsü sizi doğum sonrası depresyona daha yatkın hale getirebilir. Hamilelik amacıyla psikiyatrik ilaçları aniden bırakan kadınlarda da risk önemli ölçüde artar.
Doğum sonrası depresyon belirtileri nedir?

  • 2 hafta veya daha uzun süren düşük ruh hali
  • Kendinize ve yeni bebeğinize ilgi kaybı
  • İştah veya kiloda değişiklikler
  • Uyumakta zorluk ve sürekli yorgun hissetmek
  • Ağlamaklı olmak
  • Umutsuzluk veya hayatınızda kapana kısılmış hissetmek
  • Motivasyon eksikliği
  • Konsantrasyon zorluğu
  • Bunalmış hissetmek veya kaygı ile baş edememek
  • Suçlu veya yetersiz hissetmek
  • Gergin veya sinirli hissetmek
  • Aileden, arkadaşlardan ve sosyal ortamlardan uzaklaşma
  • Baş ağrıları, mide ağrıları veya bulanık görme dahil olmak üzere fiziksel gerilim belirtileri
  • Tekrarlayan kendine veya bebeğine zarar verme, ölüm veya intihar düşünceleri
  • Panik atak
  • Anksiyete

Doğum sonrası depresyondan korunmak için ne yapabilirim?

  • Hamileyken, doğum sonrası için bir destek planı geliştirin. İhtiyacınız olduğunda destek için kimlerden yardım isteyebileceğinizi belirleyin.
  • Rahatlamak için kendinize kaliteli zaman ayırın. Kendinizi iyi hissettiren ve kendinize olan inancınızı tazeleyen şeyi yapın.
  • Hissettiklerinizi en az bir kişiyle paylaşın. Birine anlatmak büyük bir rahatlama olabilir ve her şeyi anlamanıza yardımcı olabilir.
  • Eşinize, ailenize ve arkadaşlarınıza yaslanın. Onların desteği sizi doğum sonrası depresyondan korunmanızda büyük rol oynayacaktır. Nasıl desteklenmek istediğinizi onlara bildirin.
  • Uykunuzu alın. Yeni doğmuş bir bebek ile bu zor olsa da, iyi bir gece uykusu ruh halinizi ve enerji seviyenizi yükseltecektir.
  • Beslenmeyi bir öncelik haline getirin. Ne yediğiniz ruh halinizi etkiler. Kan şekerinizi sabit tutun ve yeterli besin ve vitamin aldığınızdan emin olun.
  • Temiz hava size iyi geleceğinden evden çıkın. Vücudunuzun ve beyninizin nefes alması sizi rahatlatacaktır.
  • Depresyonu önlemede oldukça etkili olduğu için egzersize geri dönün.
  • Yeni anneler için bir gruba katılın. Diğer annelerin de sizin zorluklarınızı paylaştığını duymak güven verici olacaktır.

Doğum sonrası depresyon, üzücü ve korkutucu olabilir. Kendinizi yalnız hissedebilirsiniz. Ancak, teşhis konduğu ve tedavi edildiği sürece iyileşebileceğiniz geçici bir durumdur. Erken teşhis ve tedavi sizin ve bebeğiniz için en iyi sonuçları sağlayacaktır. Bu olumsuz duyguları hissettiğiniz için kendinizden utanmayın, lütfen birine nasıl hissettiğinizi söyleyin ve ihtiyacınız olan yardım ve desteği arayın. Neden mi? Çünkü; her bebek, hayattaki en iyi başlangıcı hak eder. Ama en önemlisi, siz annelik yolundaki en iyi başlangıcı hak ediyorsunuz.

Doğum sonrası travma sonrası stres bozukluğu nedir?

Genellikle uzun veya ağrılı doğum gibi travmatik bir doğumun veya acil müdahaleli bir doğumun sonucudur.

Doğum sonrası travma sonrası stres bozukluğu belirtileri nedir?

  • Ölüm korkusu veya bebeğinizin öleceği korkusu yaşamak.
  • Sürekli hayatınız tehdit altındaymış gibi hissetmek.

Doğum sonrası TSSB belirtileri tek başına veya doğum sonrası depresyon belirtilerine ek olarak ortaya çıkabilir. Belirtiler doğumdan hemen sonra veya aylar sonra gelişebilir.

Nasıl hissettiğiniz hakkında biriyle konuşmak son derece önemlidir. Doktorunuz veya ilgili sağlık uzmanı size yardımcı olabilir.

Kendini nasıl hissediyorsun?

Prematür Doğum

Erken (prematür) doğum, bir bebeğin 37 haftalık hamilelikten önce doğmasıdır. Bu olursa, bebeğinizin özel bakıma ihtiyacı olabilir.

Çoğu zaman, erken doğumlar kendiliğinden gelişebilir ve doktorlar nedenini bulamazlar. Ancak, erken doğum riskini artırdığını bazı durumlar bilinmektedir.

Bazı durumlarda, bebeğin ve annenin güvenliği için erken doğum planlanır. Bunun nedeni annedeki (Ör; preeklampsi) veya bebekteki (Ör; fetal büyüme kısıtlaması) bir sağlık sorunu olabilir. Erken doğum yapmanız tavsiye edilirse, size doğumu başlatmak için indüksiyon veya planlı sezaryen önerilebilir.

Bazı anneler, erken doğum yapma riski altında hamileliklerini geçirirler. Bu gibi durumlarda, riskleri azaltmak için daha fazla bakım ve tedaviye ihtiyaçları olacaktır.

Erken doğum gerçekleştiğinde ise; bebek rahim dışındaki hayata tam olarak hazır olmadığı için hastanede özel bakım ve tedaviye ihtiyacı olacaktır.

Ruh sağlığınızı önemseyin.

Erken doğum yapma riskinin olduğunu bilmek ve hamileliğiniz boyunca bu deneyimi yaşamak oldukça bunaltıcı olabilir. Doğum öncesinde başlayan bu endişeli bekleyiş, doğum sonrasında hastahane tedavi süreci ile devam edebilir. Prematüre bebeği olan her ebeveyn, koşullarına bağlı olarak farklı farklı zorluklarla karşılaşmaktadır. Bebeğinizin ve kendi sağlığınız için, sağlık profesyonellerinden destek almayı ihmal etmeyin.

Kendini nasıl hissediyorsun?

Bebek Kaybı

Ne yazık ki; bazı bebekler, hamilelikte, doğum sırasında veya doğumdan kısa bir süre sonra kaybedilir. Düşük, ölü doğum, yenidoğan ölümü veya tıbbi nedenlerle gebeliği sonlandırma yoluyla bebeğini kaybeden her ebeveyn farklı kaygılarla baş etmeye çalışmaktadır.

Düşük, ilk 24 hafta içinde gebelik kaybıdır. Maalesef, düşüklerin çoğu ilk 3 ayda gerçekleşir ve oldukça yaygındır. Düşük yapan ebeveynlerin ruh hali, özellikle sosyal çevrelerince çok önemsenmeyebilir. Anlaşılmamış, yalnız hissedebilirler.

Ölü doğum, 24 haftalık hamilelikten sonra veya doğum sırasında bebeğin ölümüdür. Bir bebek yaşamının ilk 28 günü içinde öldüğünde, ise buna yenidoğan ölümü denir. Ölü doğum veya yenidoğan ölümü herhangi bir ailenin yaşayabileceği en yıkıcı deneyimlerden biridir. Bu durumda; içinizde büyük bir boşluk hissedebilirsiniz. Bu boşluğun iyileşmesi uzun zaman alabilir.

  • Yas, size yakın biri öldüğünde hissettiğiniz tüm duygulardır.
  • Yas tutarken birçok duyguyu bir arada yaşayabilirsiniz. Kızgın, üzgün veya şaşkın hissedebilirsiniz. Siz ve eşiniz duygularınızı farklı şekilde gösterebilirsiniz.
  • Siz ve aileniz; ruh sağlığı profesyonellerinde, yas danışmanından veya bir destek grubundan yardım alabilirsiniz.
  • İyileşmenize yardımcı olmak için kendinize iyi bakın. Vücudunuzun ve duygularınızın hamilelikten sonra iyileşmek için zamana ihtiyacı olacaktır.
  • Ailenizle birlikte, bebeğinizi hatırlamanın ve anmanın yollarını bulmanız faydalı olacaktır.

Yas nedir?

Yas, size yakın biri öldüğünde hissettiğiniz tüm duygulardır. Bebeğinizin öldüğüne inanmakta zorlanabilirsiniz. Bağırmak, çığlık atmak veya ağlamak isteyebilirsiniz. Birini suçlamak isteyebilirsiniz. Ya da yorganın altına saklanıp bir daha çıkmamak isteyebilirsiniz. Bazen duygularınız kaldırabileceğinizden daha fazla görünebilir. Kendinizi üzgün, depresif, kızgın veya suçlu hissedebilirsiniz. Soğuk algınlığı ve mide ağrıları ile kolayca hastalanabilir ve konsantrasyon güçlüğü çekebilirsiniz. Bunların hepsi yasın bir parçasıdır.

Bebeğiniz düşük, doğum sırasında veya doğumdan sonra öldüğünde, ebeveyn olma umudunuz da ölür. Bebeğinizi kucağınıza alıp büyümesini izlemekle ilgili hayalleriniz artık yok olmuştur. Hayal ettiğiniz ve planladığınız şeylerin birçoğu kaybolmuştur.

Bir bebeğin ölümü, bir ailenin başına gelebilecek en acı verici olaylardan biridir. Bebeğinizin ölümünü asla gerçekten atlatamayabilirsiniz. Ama yastan, iyilik haline mutlaka geçeceksiniz. Zaman geçtikçe duygularınız hafifler. Bebeğinizin anılarına kalbinizde ve zihninizde yer açabilirsiniz. Bebeğiniz için uzun süre, hatta belki tüm hayatınız boyunca yas tutabilirsiniz. Yas tutmak için doğru zaman yoktur. Ne kadar sürerse sürsün, zamanla huzuru bulabilir ve geleceği düşünmeye hazır olabilirsiniz.

Size ve ailenize yasla başa çıkmanız da kimler yardım edebilir?

Bebeğiniz ve duygularınız hakkında konuşmak yardımcı ve rahatlatıcı olabilir. Elbette eşiniz, arkadaşlarınız ve ailenizle konuşabilirsiniz. Ancak yasla başa çıkmanıza yardımcı olmak için eğitilmiş biriyle konuşmak da faydalı olacaktır.

  • Kadın doğum doktorunuz, bebeğinizin ölümüne neyin neden olduğunu anlamanıza yardımcı olabilir. Ayrıca, ruh sağlığı uzmanlarından, yasınız boyunca size yardımcı olacak insanları bulmanıza yardımcı olabilir. Ve eğer hazırsanız, tekrar hamile kalmaya hazırlanmanıza yardım edebilir. Uzun süre yoğun bir üzüntü hissediyorsanız, doktorunuz depresyon tedavisi almanıza yardımcı olabilir.
  • Ruh sağlığı uzmanı, sorunları çözmelerine ve hayatlarını daha iyi hale getirmelerine yardımcı olur. Bir ruh sağlığı uzmanı veya yas danışmanı, yasınızla başa çıkmanıza yardımcı olabilir.
  • Yas destek grubu; aynı türden endişeleri ve üzüntüleri olan insanları bir araya toplar. Bu grupta insanlar, duygularını paylaşmak için buluşurlar ve birbirlerine yardım etmeye çalışırlar. Sadece bebeğini kaybeden ebeveynler ve aileler için web sitemizde bulunan sohbet bölümünde yas destek grubu bulunmaktadır. Grup üyeleri neler yaşadığınızı anlar ve yalnız olmadığınızı hissetmenize yardımcı olabilir.

Eğer bir den fazla kayıp yaşadıysanız; birçok kere gebe kaldığınız halde bebeklerinizi arka arkaya kaybediyorsanız yas tutmak için zaman bulamayabilir ve üzerinizde büyük bir baskı hissedebilirsiniz. Veya çoğul gebeliğinizde bir bebeğinizi kaybetmiş olsanız da, diğer bir yaşayan bebeğiniz var ise yine yas tutmaya zaman bulmak zor olacaktır.

Nasıl hissedebilirsiniz?

Korkmuş. Çoğul gebelikte doğum sonrası bir bebek kaybı yaşadıysanız ve yaşayan bebeğiniz hastaysa onun da öleceğinden korkabilirsiniz. Bebeği tutmak, yaklaşmak ya da onunla çok fazla ilgilenmek istemeyebilirsiniz. Diğer bebeğiniz yenidoğan yoğun bakım ünitesinde öldüyse, yaşayan bebeğinize bakmak için yeni doğan yoğun bakım ünitesine gitmeniz zor olabilir.

Yalnız. Sadece bir bebek yaşasa bile, yine de çoğulların ebeveynisiniz. Ancak çevreniz sizi bu şekilde görmeyebilir. Aileniz ve arkadaşlarınız ölen bebek hakkında konuşmak istemeyebilir. Kaybettiğiniz bebeği hatırlamanın sizi üzeceğini düşünebilirler. Kendinizi anlaşılmamış ve yalnız hissedebilirsiniz.

Kafası karışık. Hastaneden eve getirdiğiniz bebek için sevinebilir, kaybettiğiniz bebek için üzülebilirsiniz.

Endişeli. Çoğul gebeliklerin en sık görülen komplikasyonu erken doğumdur (37 haftadan önce). Erken doğum bebeklerde sağlık sorunlarına neden olabilir. Bebeğiniz erken doğduysa, sağlığı konusunda endişeli olabilirsiniz.

Anne ve baba nasıl yas tutar?

Erkekler ve kadınlar genellikle yaslarını farklı şekillerde yaşarlar. Siz ve eşiniz pek çok konuda hemfikir olsanız bile, yasınızı farklı yaşayabilir ve üzüntünüzü farklı gösterebilirsiniz. Yasla başa çıkmanın bu farklı yolları, siz ve eşiniz için sorunlara neden olabilir. Örneğin, eşinizin bebeğinizin ölümüne sizin kadar üzülmediğini, çok önemsemediğini düşünebilirsiniz. Ve bu sizi kızdırabilir. Aynı zamanda partneriniz de sizin çok duygusal olduğunuzu hissedebilir. Duygularınızı çok sık duymak istemeyebilir ve kederinizden asla kurtulamayacağınızı düşünebilir. Ayrıca, alınan tüm desteğin dışında kaldığını hissedebilir. Herkes ona sizin nasıl olduğunuzu sorar ama ona nasıl olduğunu sormayı unutabilir.

Hamilelik sırasında bebeğiniz karnınızdayken, bebeğinize karşı güçlü bir bağlılık hissedebilirsiniz. Eşiniz hamilelik sırasında bebeğinize kendisini o kadar yakın hissetmeyebilir. Bebeği karnında taşımadığı için bebek ona daha az gerçek görünebilir. Hamileliğin ilerleyen dönemlerinde baba; bebeğin tekme attığını hissettiğinde veya bebeği ultrasonda sık sık gördüğünde bebeğe olan bağlılığı artacaktır. Bu yüzden hamileliğin erken dönemlerinde yaşanan bebek kaybı ile, geç dönemlerinde veya doğum sonrası yaşanan bebek kaybı eşinizi farklı etkileyecektir.

Annenin yas süreci;

  • Bebeğinizin ölümü hakkında sık sık ve birçok kişiyle konuşmak isteyebilirsiniz.
  • Duygularınızı daha sık gösterebilirsiniz. Çok ağlayabilir veya sinirlenebilirsiniz.
  • Eşinizden, ailenizden veya arkadaşlarınızdan yardım isteme sıklığınız daha yüksek olabilir. Daha çok ibadet etme ihtiyacı duyabilirsiniz ya da bir destek grubundan veya sağlık profesyonelinden yardım isteme olasılığınız daha yüksektir.

Babanın yas süreci;

  • Kendi kendine üzülebilir.
  • Kaybı hakkında konuşmak istemeyebilir.
  • Zihnini kayıptan uzak tutmak için işte daha fazla zaman geçirebilir veya evden uzakta olmak isteyebilir.
  • Güçlü ve sert olması ve ailesini koruması gerektiğini hissedebilir.
  • Duygularını nasıl göstereceğini bilmiyor olabilir.
  • Duyguları hakkında konuşmanın onu zayıf gösterdiğini düşünebilir.
  • Yardım istemek yerine kederini kendi başına çözmeye çalışabilir.

Yası yaşamanın herhangi bir kuralı veya talimatı yoktur. Erkekler ve kadınlar genellikle bu şekillerde yaslarını yaşayabilirler. Sizin veya eşinizin yas tutarken duygularını paylaşma şeklinim doğru veya yanlış bir yol yoktur. Acınızı ve kederinizi farklı şekillerde göstermek sorun değildir.

Yas tutarken aile ve arkadaşlarla nasıl başa çıkabilirsiniz?

Bebeğinizin ölümü sizi etkilediği gibi ailenizi ve arkadaşlarınızı da etkiler. Çoğu zaman, kendiniz üzülürken diğerleriyle uğraşmak zor olabilir. Yas tutarken sosyal çevrenizle başa çıkmanıza yardımcı olabilecek yapabileceğiniz bazı şeyler;

  • Onlara aramalarının ve ziyaretlerinin sizin için önemli olduğunu söyleyin.
  • Bebeğinize ne olduğu hakkında soru sormalarının uygun olup olmadığına karar verin. Değilse, onlara bunun hakkında konuşmaya hazır olmadığınızı söyleyin.
  • Onlara tam olarak ne söyleyeceklerini bilmiyorlarsa sorun olmadığını söyleyin. Onlara, “Ne diyeceğimi bilmiyorum” veya “Yardım etmek istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum” gibi dürüst sözler duymanın rahatlatıcı olabileceğini söyleyin.
  • İnsanlar, “En iyisi bu” veya “Her zaman başka bir bebeğiniz olabilir” gibi size yardımcı olmayan şeyler söyleyebilir. Söyledikleri incitici olsa bile, sizi desteklemek için ellerinden geleni yaptıklarını hatırlamaya çalışın.
  • Onlara tam olarak neye ihtiyacınız olduğunu söyleyin. Sadece seninle evde vakit geçirmelerini mi istiyorsun? Size yemek getirecek, market alışverişi yapacak, büyük çocuklarınızı dışarı çıkaracak veya ev işlerine yardım edecek birine mi ihtiyacınız var? Onlara sizin için yapabileceklerini net bir şekilde söyleyin. Dolaylı yoldan söylediğinizde, sizi anlamayabilirler ve bu durum sizi hassas bir dönemden geçtiğiniz için daha çok etkileyebilir.
  • Eğer istiyorsanız, bebeğinizin adını kullanmalarını ve bebeğinizi hatırlamalarını isteyin. Onlara başka çocuklarınız olsa bile ölen bebeği unutmayacağınızı söyleyin.
  • Sabırları ve destekleri için teşekkür edin.
  • Bazen çevrenizdekiler, yasınızı sınırlamanızı veya belirli bir süre içinde üstesinden gelmenizi bekleyebilir. Kaybınızla başa çıkmanız gerektiği kadar uzun süre kullanın. Başkalarından gelen destek zamanla azalabilir. Bu, bebeğinizi unuttukları veya umursamadıkları anlamına gelmez. Onlara hâlâ yas tuttuğunuzu ve hala onların desteğine ihtiyacınız olduğunu söyleyebilirsiniz.

Kendini nasıl hissediyorsun?

İletişim:
Dr. Öğr. Üyesi Psk. Zeynep ALPUĞAN
www.dogumdankorkma.com
@dogumdankorkma

Diğer Hizmetlerimiz

Bilgi Talebi

Bilgi almak istediğiniz konu hakkında bize ulaşabilirsiniz. Mesajlarınız en kısa süre içerisinde uzmanlarımız tarafından cevaplanacaktır.

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
Fill out this field